Giriş yap
Facebook Öneriler
En son konular
WLM Mail Adresi
Onun Yanında Kendin Olamıyorsan O Aşk Değildir Ki...
2 posters
..! Umut Kaya Fan Page !.. :: !.(¯`·._.·[Hayko Cepkin Hakkında ™ ]·._.·´¯).! :: Basında Hayko Cepkin
1 sayfadaki 1 sayfası
Onun Yanında Kendin Olamıyorsan O Aşk Değildir Ki...
Onun Yanında Kendin Olamıyorsan O Aşk Değildir Ki...
Atilla Aydoğdu'nun Hayko Cepkin ile röportajı...
Hayko Cepkin’in bendeki imajının ne olduğunu onunla konuşurken fark
ettim. İlginçtir, hemen hemen aynı anda aynı isim çıktı ikimizin
ağzından: Sean Penn. Öfkeli, itiraz edici, takıntılı dışarıdan demir,
içinden pamuk bir adam. Zaten Hayko da çok seviyor; tanıdıklarında
insanların ona dair düşüncelerinin alt-üst olmasını... Ama ben ilk
andan itibaren ‘içeriden’ görmüşüm galiba onu. Aramızda geçenlerin
diyalog mu, yoksa iki farklı ağızdan çıkan tek bir monolog mu olduğunu
hatırlamıyorum.
İlk albümün “Sakin Olman Lazım” tamamı evde yaptığın kayıtlardan
oluşan bir çalışmaydı. İkincisinde tek başına olmayacaksın, bu seni
korkutuyor mu?
Ben ilk albümü evimdeki odamda, dört duvar arasında tek başına
kaydettim. Sonra EMI’a getirdim. Akşamına Hakan Kurşun aradı beni.
Albümü yeniden kaydedeceğimiz düşünürken Hakan Ağabey bu albümün
“olduğu gibi” yayınlanması gerektiği konusunda beni ikna etti. İkinci
albüm beni korkutmuyor. İlk albümde önceden yaptığım çalışmaların çok
az kısmını kullanabilmiştim zaten. İkincisinde yer alacak şarkıların
büyük bir kısmı da o dönemin ürünleri olacak. Bir de yaptığım işlerde
her zaman benim elimdedir ipler. Yoksa rahat edemem.
Konserlerin albümündeki sound’dan epey uzakta seyrediyor. Hangisini
tercih ediyorsun; sahnede olmayı mı odanda şarkı söylemeyi mi?
Sahnede olmak benim en çok sevdiğim şey. Hiperaktif bir kişiliğim
var. İlk albümün adı da oradan geliyor zaten. O kadar heyecan
hissediyorum ki müzik yaparken, durup bir soluklanmazsam sonu kötüye
varacak.
Günün modası ya sormadan olmaz; sen kendi kimliğini nasıl tanımlıyorsun?
Önce insanım herkes gibi. Sonra sanatçıyım, yaratıcıyım. Yaratıcılığı kaybedeceğime öleyim daha iyi.
Aynı zamanda Ermenisin. Bu senin için ne ifade ediyor?
Ermeni olmakla, Türk olmakla değil de kendimi kendimle tanımlamayı
tercih ederim. Müziğin bütün kimliklerin üzerinde bir etkisi oldu
üzerimde. Hayatımın 1 numarasında her zaman müzik olmuştur. Dokuz yıl
boyunca Ermeni Kilisesi’nin korosunda ders aldım. Daha sonra da Timur
Selçuk’un öğrencisi oldum. Timur Hoca dışarıdan farklı
değerlendiriliyor biraz ama tanıyanlar için bir deryadır kendisi.
Peki aşık olduğunda durumda bir değişiklik olmuyor mu?
Aşık olduğumda da durum değişmez ki... Aşk aslında biraz etkiliyor
insanın yaptığı işleri. Mutluluk ve huzur insanı sanattan alıkoyuyor.
Zaten mutluyum daha ne uğraşayım diyorsun aşık olduğunda.
Hayatında birisi var mı peki şu sıralar?
İki yıldır süren bir ilişkim var. Ben kısa süreli ilişkiler
yaşayabilecek günübirlik erkeklerden değilim, tek eşliliğe yatkın bir
kişiliğim var.
Sen biraz fazla ‘aşk’ adamısın bana kalırsa... Hatta sevmekten çok aşkla kuruyorsun gibi insanlar ve dünyayla olan ilişkini...
Evet “kendime inanan” biriyimdir. Ya benim yanımda yer alır
insanlar ya da tamamen karşımda. Arası yok. Yanında kendini konuşmak
zorunda hissetmediğin, gerektiğinde saatlerce susabildiğin kişidir
benim dost ya da aşık diyebileceğim insan. Yanında kendin olamıyorsan o
aşk değildir.
Ben seni Aşık Veysel’e benzetmiştim hatırlarsan albümün üzerinde
yazdığım yazıda. Ama diğer Aşık Veysel’cilerden bir farkın var bana
kalırsa: Mesela Tarkan kendi sesiyle Aşık Veysel yorumlarken sen Aşık
Veysel ruhuyla kendi şarkılarını söylüyorsun. Hiç sahnede yorumladın mı
Aşık Veysel’i?
Hayır ben hiç ‘cover’ yapmadım, inşallah hiç de yapmam ne sahnede
ne albümde. Benim kendime ait şarkılarım var. Asla barlarda çıkıp şarkı
söylemeyeceğim mesela. Klişe hikayelerden nefret ediyorum. Görünmek
istediğim gibi görünmüyorsam, hiç görünmeyeyim daha iyi.
Beni bir de konserde dinleyin
Bu yaz seni Rock’n’ Coke’da The Cure’u izlerken gördüm. Senin ‘The
Crow’ sevdan ayyuka çıkmış durumda zaten. Gotik denince akla gelen
isimlerin başında da The Cure geliyor. Hayatındaki yeri nedir Robert
Smith ya da The Cure’un?
Aslında beni en çok etkileyen isimler değil onlar. Marilyn Manson
ve Massive Attack müziğe bakış açımı değiştirenlerin başında geliyor.
‘The Crow’ filminin ruhu, atmosferi, Brandon Lee’nin geriye dönüp
insanlara dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek konusundaki kararlılığı
belirledi benim yolumu.
Sen Rock’n’Coke’da neden yoktun?
Çünkü hemen öncesinde Rockİstanbul’a katılmıştım grubumla. İki
festival üst üste olsun istemedik. Konserlerde çok enerjik oluyoruz,
şiddet içeriyor her biri. Hatta genelde kulise gelip konuşmaya
çekiniyor insanlar. Ama her konserden sonra bir dahaki için kredi
açılıyor istisnasız. İzmir’de bir konsere gitmiştik, organizasyon
yetersizliğin-den 400 kişilik salonda 80-90 kişi ya var ya yoktu.
Morali bozulan arkadaşlara “Bu insanlar bizi dinlemeye gelmiş buraya,
biz de her zamanki duyguyla çıkıp çalacağız” dedim. Öyle de yaptık.
Akşam Gazetesi - 19 Aralık 2005
Atilla Aydoğdu'nun Hayko Cepkin ile röportajı...
Hayko Cepkin’in bendeki imajının ne olduğunu onunla konuşurken fark
ettim. İlginçtir, hemen hemen aynı anda aynı isim çıktı ikimizin
ağzından: Sean Penn. Öfkeli, itiraz edici, takıntılı dışarıdan demir,
içinden pamuk bir adam. Zaten Hayko da çok seviyor; tanıdıklarında
insanların ona dair düşüncelerinin alt-üst olmasını... Ama ben ilk
andan itibaren ‘içeriden’ görmüşüm galiba onu. Aramızda geçenlerin
diyalog mu, yoksa iki farklı ağızdan çıkan tek bir monolog mu olduğunu
hatırlamıyorum.
İlk albümün “Sakin Olman Lazım” tamamı evde yaptığın kayıtlardan
oluşan bir çalışmaydı. İkincisinde tek başına olmayacaksın, bu seni
korkutuyor mu?
Ben ilk albümü evimdeki odamda, dört duvar arasında tek başına
kaydettim. Sonra EMI’a getirdim. Akşamına Hakan Kurşun aradı beni.
Albümü yeniden kaydedeceğimiz düşünürken Hakan Ağabey bu albümün
“olduğu gibi” yayınlanması gerektiği konusunda beni ikna etti. İkinci
albüm beni korkutmuyor. İlk albümde önceden yaptığım çalışmaların çok
az kısmını kullanabilmiştim zaten. İkincisinde yer alacak şarkıların
büyük bir kısmı da o dönemin ürünleri olacak. Bir de yaptığım işlerde
her zaman benim elimdedir ipler. Yoksa rahat edemem.
Konserlerin albümündeki sound’dan epey uzakta seyrediyor. Hangisini
tercih ediyorsun; sahnede olmayı mı odanda şarkı söylemeyi mi?
Sahnede olmak benim en çok sevdiğim şey. Hiperaktif bir kişiliğim
var. İlk albümün adı da oradan geliyor zaten. O kadar heyecan
hissediyorum ki müzik yaparken, durup bir soluklanmazsam sonu kötüye
varacak.
Günün modası ya sormadan olmaz; sen kendi kimliğini nasıl tanımlıyorsun?
Önce insanım herkes gibi. Sonra sanatçıyım, yaratıcıyım. Yaratıcılığı kaybedeceğime öleyim daha iyi.
Aynı zamanda Ermenisin. Bu senin için ne ifade ediyor?
Ermeni olmakla, Türk olmakla değil de kendimi kendimle tanımlamayı
tercih ederim. Müziğin bütün kimliklerin üzerinde bir etkisi oldu
üzerimde. Hayatımın 1 numarasında her zaman müzik olmuştur. Dokuz yıl
boyunca Ermeni Kilisesi’nin korosunda ders aldım. Daha sonra da Timur
Selçuk’un öğrencisi oldum. Timur Hoca dışarıdan farklı
değerlendiriliyor biraz ama tanıyanlar için bir deryadır kendisi.
Peki aşık olduğunda durumda bir değişiklik olmuyor mu?
Aşık olduğumda da durum değişmez ki... Aşk aslında biraz etkiliyor
insanın yaptığı işleri. Mutluluk ve huzur insanı sanattan alıkoyuyor.
Zaten mutluyum daha ne uğraşayım diyorsun aşık olduğunda.
Hayatında birisi var mı peki şu sıralar?
İki yıldır süren bir ilişkim var. Ben kısa süreli ilişkiler
yaşayabilecek günübirlik erkeklerden değilim, tek eşliliğe yatkın bir
kişiliğim var.
Sen biraz fazla ‘aşk’ adamısın bana kalırsa... Hatta sevmekten çok aşkla kuruyorsun gibi insanlar ve dünyayla olan ilişkini...
Evet “kendime inanan” biriyimdir. Ya benim yanımda yer alır
insanlar ya da tamamen karşımda. Arası yok. Yanında kendini konuşmak
zorunda hissetmediğin, gerektiğinde saatlerce susabildiğin kişidir
benim dost ya da aşık diyebileceğim insan. Yanında kendin olamıyorsan o
aşk değildir.
Ben seni Aşık Veysel’e benzetmiştim hatırlarsan albümün üzerinde
yazdığım yazıda. Ama diğer Aşık Veysel’cilerden bir farkın var bana
kalırsa: Mesela Tarkan kendi sesiyle Aşık Veysel yorumlarken sen Aşık
Veysel ruhuyla kendi şarkılarını söylüyorsun. Hiç sahnede yorumladın mı
Aşık Veysel’i?
Hayır ben hiç ‘cover’ yapmadım, inşallah hiç de yapmam ne sahnede
ne albümde. Benim kendime ait şarkılarım var. Asla barlarda çıkıp şarkı
söylemeyeceğim mesela. Klişe hikayelerden nefret ediyorum. Görünmek
istediğim gibi görünmüyorsam, hiç görünmeyeyim daha iyi.
Beni bir de konserde dinleyin
Bu yaz seni Rock’n’ Coke’da The Cure’u izlerken gördüm. Senin ‘The
Crow’ sevdan ayyuka çıkmış durumda zaten. Gotik denince akla gelen
isimlerin başında da The Cure geliyor. Hayatındaki yeri nedir Robert
Smith ya da The Cure’un?
Aslında beni en çok etkileyen isimler değil onlar. Marilyn Manson
ve Massive Attack müziğe bakış açımı değiştirenlerin başında geliyor.
‘The Crow’ filminin ruhu, atmosferi, Brandon Lee’nin geriye dönüp
insanlara dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek konusundaki kararlılığı
belirledi benim yolumu.
Sen Rock’n’Coke’da neden yoktun?
Çünkü hemen öncesinde Rockİstanbul’a katılmıştım grubumla. İki
festival üst üste olsun istemedik. Konserlerde çok enerjik oluyoruz,
şiddet içeriyor her biri. Hatta genelde kulise gelip konuşmaya
çekiniyor insanlar. Ama her konserden sonra bir dahaki için kredi
açılıyor istisnasız. İzmir’de bir konsere gitmiştik, organizasyon
yetersizliğin-den 400 kişilik salonda 80-90 kişi ya var ya yoktu.
Morali bozulan arkadaşlara “Bu insanlar bizi dinlemeye gelmiş buraya,
biz de her zamanki duyguyla çıkıp çalacağız” dedim. Öyle de yaptık.
Akşam Gazetesi - 19 Aralık 2005
Geri: Onun Yanında Kendin Olamıyorsan O Aşk Değildir Ki...
Yanında kendini konuşmak
zorunda hissetmediğin, gerektiğinde saatlerce susabildiğin kişidir
benim dost ya da aşık diyebileceğim insan. Yanında kendin olamıyorsan o
aşk değildir.
çok anlamlı we mükemmel konuşuo!!
zorunda hissetmediğin, gerektiğinde saatlerce susabildiğin kişidir
benim dost ya da aşık diyebileceğim insan. Yanında kendin olamıyorsan o
aşk değildir.
çok anlamlı we mükemmel konuşuo!!
haybey_koza- Mesaj Sayısı : 37
Yaş : 31
<center> Ruh Hali </center> :
RocK Points :
Başarı :
Güçlülük :
Aktiflik :
Kayıt tarihi : 05/09/08
..! Umut Kaya Fan Page !.. :: !.(¯`·._.·[Hayko Cepkin Hakkında ™ ]·._.·´¯).! :: Basında Hayko Cepkin
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ağus. 01, 2010 10:47 pm tarafından HAYFAN
» Hayko Cepkin Resimleri
Paz Ağus. 09, 2009 1:31 pm tarafından hayko_ı_love_you
» Hayko cepkin fotolar
Paz Ağus. 09, 2009 1:28 pm tarafından hayko_ı_love_you
» meraba haykolikler
Paz Ağus. 09, 2009 1:21 pm tarafından hayko_ı_love_you
» Sen Yenisin Galiba !.
Perş. Ocak 29, 2009 7:29 am tarafından HayKoLoVé
» Forumumuzun Tasarımı Nasıl Sizce ?
C.tesi Ocak 24, 2009 12:16 pm tarafından haybey_koza
» site choq karışık
C.tesi Ocak 24, 2009 12:14 pm tarafından haybey_koza
» Hayko Cepkin - Son Kez
C.tesi Ocak 24, 2009 12:10 pm tarafından haybey_koza
» Hayko Cepkin 777
C.tesi Ocak 24, 2009 12:09 pm tarafından haybey_koza